Oyuncu Uraz Kaygılaroğlu’nun fotoğraf sanatçısı Sayna Soleimanpour’un ilk sergisi için verdiği pozlar sosyal medyaya bomba gibi düştü. Sergide yer alan eserlerde Soleimanpour’un ve Kaygılaroğlu’nun verdiği pozlar tartışma yarattı. Kaygılaroğlu’na ‘Böyle bir dönemde doğru mu sence?’, ‘Kadın cinayetlerinin yaygın olduğu zamanı mı buldun?’, ‘Hiç doğru değil’ gibi yorumlar geldi.
‘HERKESTEN ÖZÜR DİLİYORUM’
Kaygılaroğlu, gelen tepkilerden sonra sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Sosyal medyada ve basında hakkımda çıkan haberlere ve tepkilere yönelik bir cevap verme ihtiyacı duydum. Amacım hayatımdaki özel birinin sanat çalışmasına destek vermekti. Verdiğim destekten ötürü ortaya çıkan görseller toplumuzuda rahatsızlık uyandırdıysa bunu sadece sanat diyerek geçiştiremem ve çok üzüldüğümü belirtmek isterim. Amacım hiçbir şekilde kötü duygular uyandırmak değildi. Bu sebeple herkesten özür diliyorum. Saygılarımla.”
”KADINA ŞİDDET’ KONUSUYLA BİR İLGİSİ YOK’
Öte yandan fotoğraf sanatçısı Soleimanpour da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Dün açılışını yaptığımız ‘Life in Plastic’ başlıklı sergimde yer alan ‘Hamdım, Yandım, Piştim’ I ve II isimli eserlerin medyada anlamından bağımsız noktalara çekilerek yorumlanmasını şaşırarak ve üzülerek seyrediyorum. Öncelikle bu eserlerin “kadına şiddet” veyahut “şiddet propagandası” şeklinde yorumlanması kısmına bir açıklama getirmek isterim. Bu eserlerin aktivist veyahut eleştirel bir noktadan “kadına şiddet” konusu ile ilgisi kesinlikle yoktur. Ben kadın bedenine sahip bir insanım ve fotoğraflarımda kendi bedenimi model olarak kullanmak benim üretim pratiğimin içerisinde yer alan öznel bir dildir. Ben doğuştan “kadın” bedenine sahip olduğum için otoportre çalışmalarımda doğal olarak “kadın” bedeni yer alıyor, şayet erkek olsaydım aynı fotoğraflardaki uzuv parçaları bir erkeğe ait olacaktı.
Sergi alanında bu 2 eserin hemen yanında sergilenen ‘Maske’ isimli eserde, yaşadığım ruhsal dönüşümün ardından kendi kimliklerimle yüzleşmemin sonucunda metaforik olarak maskelerimin düştüğü görülmektedir, hikayenin devam niteliğinde olan ‘Hamdım, Yandım, Piştim’ I ve II isimli 2 eser ise yine metaforik olarak bedenimden ve kimliğimden ayrışarak ruhsal anlamda kendimi parçalara bölünmüş hissetmiş olmamı simgelemektedir. Bu fotoğrafların ‘kadına şiddet’ konusuyla bir ilgisi yoktur. 10 fotoğraflık bir seriden oluşan bu serginin 2 parçası olan fotoğraflar sergi ile bir bütün halinde okunması gereken parçalardır, bu eserleri sergiden ve benim anlatımımdan bağımsız olarak bağlamından koparan insanların ne benim şahsımdan ne de daha önceki üretimlerimden haberdar olmadıkları aşikar.”