Yapay zeka teknolojisinden faydalanarak, Osmanlıca metinleri Latin harflerine çevirecek “Akis” isimli yazılım programı geliştirildi. TÜBİTAK’ın desteklediği proje, Sabancı, Medeniyet ve Viyana Üniversiteleri araştırmacılarıyla birlikte hazırlandı. Yürütücülüğünü Sabancı Üniversitesi Veri Analitiği Araştırma ve Uygulama Merkezi kurucu direktörü Berrin Yanıkoğlu’nun üstlendiği projenin kıdemli araştırmacıları ise Mehmet Kuru, Esma Fatma Bilgin Taşdemir, Aysu Akcan ve Fatma Öncel. Tanıtıma katılıp Akis’le ilgili merak edilenleri projenin araştırmacılarıyla konuştum.
“Dedelerinizin mezar taşlarını henüz okuyamasanız da kitaplarını, gazetelerini okuyabileceksiniz” sloganıyla yola çıkan Akis, kelime anlamı olarak da bir cismin parlak bir yüzeyde görüntüsü anlamına geliyor. Program, Osmanlıca metni resim halinde yüklediğinizde Latin harflerine dönüştürmeye yarıyor. Bu sayede Osmanlıca bilmeyen herkes 1928 öncesi yazıları okuyabileceği gibi sahada çalışan araştırmacıların da çalışma süreleri kısaltılmış olacak.
“BİZİM DİL NEREDE”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı “2019-2020 Özel Ödülleri” Töreni’nde konuştu.
Konuşmasında Türkiye’nin kültürel ve tarihi zenginliklerinden bahseden Erdoğan, bu zenginliklere sırt dönüldüğünü, pek çok sanat eserinin unutulmaya terk edildiğini söyledi.
Erdoğan, dilin önemiyle ilgili de özetle şunları dedi:
“Diline sahip çıkmayan, dilini zenginleştiremeyen milletler, tıpkı kökleri kuruyan ağaçlar gibi esen rüzgarlar karşısında devrilmeye mahkumdur.
“Caddelerde dolaştığınız zaman, dükkanları, marketleri, bunları gördüğümüz zaman bakıyorsunuz ki ya bizim dil nerede? Buralarda bizim dil yok, bambaşka şeyler var. Tabelalarda bambaşka şeyler var. Bunu kaybettiğimiz anda biz kendimizi kaybetmiş oluruz.
“Milli kimliğimizin ve hafızamızın nişanesi olan Türkçeye hak ettiği ihtimamı göstermiyoruz. Bunda elbette bir dönem ‘özleştirmecilik’ adı altında dilimizin çoraklaştırılmasının, sığlaştırılmasının, kısırlaştırılmasının payı bulunuyor.
“70-80 YIL ÖNCE YAZILANLARI OKURKEN ZORLANIYORLAR”
“Dilde sadeleştirme niyetiyle çıkılan yolda Türkçemiz tarihimizin büyük kelime katliamına maruz bırakılmıştır. Asırlar boyunca kullana kullana Türkçeleştirdiğimiz kelimelere getirilen yasaklar, iddia edildiği gibi dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya yetmemiştir. Bilakis dil cellatlarının elinde güzel Türkçemiz, bir müddet sonra bizzat Gazi’nin ifadesiyle bir çıkmaza saplanmıştır.
“Zengin kelime birikiminin tasfiyesiyle ortaya çıkan boşluğu bir dönem Fransızca, son dönemde de İngilizce kökenli ifadeler doldurdu.
“Bugün geldiğimiz noktada gençler bir asır önce vefat eden dedelerinin mezar taşını dahi okuyup, anlayamaz durumdadır. Sadece gençlerimiz değil, üniversite mezunu insanlarımız bile 70-80 sene evvel yazılan eserleri okurken zorluk çekiyor.
“Çoğu insan Yahya Kemal, Ömer Seyfettin, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp’i, nispeten daha sade eserler bırakan Necip Fazıl, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı dahi sözlük yardımı olmadan anlayamıyor.