Mahfi Eğilmez: Ekonomi 101: Enflasyon

Dr. Mahfi Eğilmez

Enflasyon; çeşitli mal ve hizmetlerin fiyatlarının, aile bütçelerinde yer alan kullanım ağırlıklarına göre dâhil edildiği bir sepetin aylar itibarıyla değerindeki değişimle ölçülür. Bu sepete endeks denir. Endeksin genel düzeyinin sürekli olarak artmasına enflasyon denir.

Bir başka tanıma göre paranın satın alma gücünün belirli bir dönemde düşmesine enflasyon denir. Enflasyonu ölçmekte kullanılan başlıca iki sepet (endeks) vardır: (1) Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve (2) Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE.) Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE); belirli bir dönemde (genellikle ay ve yıl) tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetlerin, aile bütçesindeki ağırlığına göre (anketlerle belirlenir) bir sepette toplanmasıyla oluşturuluyor. Her ay bu sepetteki mal ve hizmetlerin fiyatları derleniyor ve sepetteki ağırlıklarıyla çarpılıp toplanarak bir endeks sayısı elde ediliyor. Sonra bu sayıdan bir önceki ayın endeks sayısı çıkarılıp fark yine bir önceki ayın endeks sayısına bölünerek o aya ait enflasyon bulunuyor. Üretici fiyatları endeksi (ÜFE); belirli bir dönemde (genellikle ay ve yıl) ülkede üretilen ve satışa konu olan ürünlerin, üretici aşamasındaki fiyatlarını karşılaştırarak fiyat değişikliklerini ölçen fiyat endeksidir. ÜFE’nin TÜFE’den iki önemli farkı vardır: (1) TÜFE, fiyatların tüketiciye satış aşamasında derlenen, bir başka deyişle mal ve hizmetlerin nihai satış fiyatlarını temsil eden endekstir. Buna karşılık ÜFE, yalnızca malların üreticiden toptancıya ya da satıcıya devredildiği (satıldığı) aşamadaki fiyatları temsil eden endekstir. (2) TÜFE, her türlü vergiyi (KDV gibi) içerdiği halde ÜFE bu vergileri kapsamaz.

Enflasyonun üç kaynağı vardır: (1) Talep enflasyonu, (2) Arz enflasyonu (maliyet enflasyonu), (3) Yerleşik enflasyon (built in inflation).

Talep enflasyonu; bir ekonomide para arzındaki (belirli bir anda ekonomide mevcut para stokunun düzeyi) artış oranının ekonomik büyümeyi aşması halidir. Bu durumda, ekonomide üretilen ve ithal edilen mal ve hizmetlere yönelik talep, ekonominin üretim ve ithalat hacminden (arzdan) hızlı artar ve fiyatlar yükselir. Parasalcı (monetarist) iktisatçılar bu durumu genelleştirerek enflasyonun temel nedenini para arzındaki artışa bağlarlar. Milton Friedman, bu yaklaşımı şöyle formüle eder: ‘Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur.’ Talep enflasyonunun günümüzde rastlanan bir alt türü öne çekilmiş talebin yarattığı fiyat artışlarıdır. İnsanlar enflasyonun gelecekte daha da artacağını bekliyorlarsa ileride almayı düşündükleri malları bugünden alarak stoklamaya yönelirler. Bu eğilim mallara yönelik talebin normalden hızlı artmasına yol açar. Üretim (arz), talepteki bu hızlı artışa hemen ayak uyduramayacağı için de ister istemez fiyatlar artmaya başlar.

Maliyet enflasyonu ya da arz enflasyonu; üretim sürecinde kullanılan faktör ve girdilerin fiyatlarındaki artışlarla oluşan enflasyondur. Üretim sürecinde kullanılan girdiler ikiye ayrılır: (1) Üretim faktörleri; emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimciliktir. Bunların üretim sürecine katılma karşılığındaki aldıkları paylar sırayla: Ücret, faiz, rant ve kârdır. Bunların bedellerinde ortaya çıkacak artışlar üretim maliyetlerini artırarak fiyatlara yansır ve enflasyona neden olur. (2) Üretim sürecinde kullanılan girdiler; doğal gaz, su gibi malın içeriğini oluşturan hammaddeler, un gibi nihai ürünün (ekmek) içinde kaybolan ara malları ve makine ve teçhizat (ekmek fırınının makineleri) gibi malı üretmekte kullanılan sermaye mallarıdır. Bu iki grupta ortaya çıkan fiyat artışları mal veya hizmetin üretim maliyetinin ve dolayısıyla da fiyatının artmasına yol açarak enflasyona neden olabilir.

Maliyet enflasyonunun önemli bir alt türü ithal edilmiş enflasyondur. İthal edilmiş enflasyon; üretim sürecinde önemli oranda ithal üretim faktörleri (özellikle dış borçlanma şeklinde sermaye) veya girdi (petrol, doğal gaz, makine vb.) kullanan ekonomilerde, ithal faktör ve girdi fiyatlarında ortaya çıkan artışların önce üretim maliyetlerini sonra da satış fiyatlarını etkilemesi sonucu ortaya çıkan enflasyon türüdür.

Dolarizasyon oranının (döviz mevduatı / toplam mevduat oranı) yüksek olduğu ekonomilerde maliyet enflasyonu, yerli paranın yabancı paralara karşı değer kaybetmesiyle de (kurun yükselmesi) ortaya çıkabilir. Ülkede yürütülen yanlış siyasal, sosyal ve ekonomik politikaların sonucu olarak ekonomideki risklerin artışı, insanların ve şirketlerin kendilerini korumak amacıyla dövize taleplerini artırmalarıyla kur yükselir, kur yükselişi ithal edilen üretim faktör ve girdilerinin fiyatını yükseltir ve bu da enflasyonu yukarıya iter.

Yerleşik enflasyon; insanların mevcut enflasyonun gelecekte de bu şekilde devam edeceğini beklemeleri ve mevcut durumlarını aynen sürdürebilmek için fiyatlarını, ücretlerini ya da sundukları mal veya hizmetten elde ettikleri bedelleri bekledikleri enflasyona göre arttırmaya yönelmeleriyle ortaya çıkar. Ekonomide beklentilerin önem kazandığı son elli yılda özellikle rasyonel bekleyişlerin öne çıkmasıyla gündeme gelmiş olan bir enflasyon türüdür. Enflasyonun yükseleceğine ilişkin olumsuz beklentilerin yol açacağı en bilinen durum ücret – fiyat sarmalı denilen olgudur. Mevcut durumunu gelecekte de korumak isteyen ücretli kesim, sendikaları aracılığıyla, gelecekte beklenen enflasyonun farkını şimdiden almaya yöneldiğinde bunu ödeyecek olan işveren bu farkı fiyatlara yansıtır ve bu da enflasyonu yükseltir.

Genel olarak üç çeşit enflasyondan söz edilir: (1) Ilımlı (sürünen) enflasyon, (2) Yüksek enflasyon, (4) Hiper enflasyon.

Ilımlı enflasyon; düşük oranlı enflasyona verilen addır. Gelişmiş ekonomiler için yıllık yüzde 1 – 3 arasındaki oran ılımlı enflasyon olarak kabul edilir. Gelişme yolundaki ekonomiler için bu oran yıllık yüzde 4 – 6 arası olarak kabul ediliyor. Bu oranların altındaki enflasyon oranları düşük oranlı enflasyon olarak adlandırılabilir.

Yüksek oranlı enflasyon; enflasyon oranının genellikle yıllık yüzde 6’nın üzerinde oluşması halini ifade eder.

Hiper enflasyon terimi; enflasyon oranının aylık olarak yüzde 50 ve üzeri olması halini anlatmak için kullanılır. Yüksek enflasyonu belirten yıllık yüzde 6 ve üzeriyle hiper enflasyonu belirten yıllık yüzde 500 ve üzeri orandaki enflasyon arasındaki her orana yüksek enflasyon denmesi konuyu eksik bırakmak olabilir. O nedenle mesela yıllık yüzde 15 ve üzeri enflasyona çok yüksek oranlı enflasyon denilebilir.


Bu yazı Mahfi Eğilmez’in blog sitesinden alınmıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir