İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, TBMM’nde düzenlediği basın toplantısında Türkiye’deki deprem tehlikesine dikkat çekti.
Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle en etkin deprem kuşakları üzerinde bulunduğunu söyleyen Kabukçuoğlu, “Son 60 yılda doğal kaynaklı afetlerin ülkemizde neden olduğu doğrudan ve dolaylı ekonomik kayıplar oldukça yüksektir. Deprem, ülkemizde en çok hasar verici etkiye sahip olan doğal afet türüdür. Son 80 yıldaki doğal kaynaklı afetlere bakıldığında hasarın yüzde 65’ini depremler oluşturmaktadır. Ülkemizde 1900-2019 yılları arasında 24 bin deprem oluşmuştur. 1903-2014 yılları arasında 83 bin 72 can kaybımız vardır ve 584 bin 302 bina hasar görmüştür. Ülkemizin topraklarının yüzde 96’sı deprem tehlikesi altındadır ve nüfusumuzun yüzde 98’i buralarda yaşamaktadır” dedi.
Kabukcuoğlu, depremin neden olduğu kayıpları önlemenin veya etkisini azaltmanın, bilimsel doğruları temel alan şehircilik, mühendislik ve mimarlık ilkelerini doğru uygulayarak depreme dayanıklı, güvenli ve sürdürebilir yeni yaşam alanları oluşturmakla mümkün olabileceğini söyledi.
“AKTİF FAYLARIN ÜZERİNDE 100 BİN İNSAN YAŞAMAKTADIR”
Olan diri fayların konumunu ortaya çıkarmak için Maden Tetkik ve Arama tarafından kapsamlı çalışmalar yapıldığını da vurgulayan Kabukcuoğlu, şöyle konuştu:
“Bu aktif fay hatları, 18 kentte 80 ilçeyi ve 512 köyü etkileyecek durumdadır. Bu zonlar, alanlar üzerinde 100 bin kadar insan yaşamaktadır. Aktif fay hatlarının zonlarında sismik araştırmalar yapılacak, bant genişlikleri hesaplanacaktır. Böylece felaketten sonra ‘ah vah’ etmek yerine proaktif davranıp oluşabilecek afetlerin yarattığı tahribatın önünce geçilecektir.
Jeoloji Mühendisleri Odası’nın 2021 tarihinde yayınladığı bir rapora göre Eskişehir’de 17 kadar mahalle fay hattı üzerindedir. Porsuk, Keskin ve Gökçekaya barajları yeniden değerlendirilmelidir. Ülke çapında yerleşim merkezlerinde büyük hasarlara neden olan zemin sıvılaşmaya yatkınlık çalışmaları yapılmaktadır.”
“DEPREM VERGİLERİ DEPREM İÇİN HARCANMIYOR”
Ülkemizde 1999 depremi yaşandıktan sonra vatandaşların 23 yıldır ödediği deprem vergilerinin, yaşanan her depremin ardından akıllara geldiğini hatırlatan Kabukcuoğlu, “Bu vergi 1999 yılında geçici olarak alınmaya başlanmış, 2002 yılı itibari ile kalıcı hale gelmiştir. Cep telefonu, internet bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük, pasaport işlemleri gibi birçok konuda deprem vergisi ödüyoruz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 1 Şubat 2020 tahinde, 17 yılda toplanan deprem vergileri tutarının, 147.2 Milyar Türk Lirası olduğunu açıkladı. Bu paralarla afet riski altındaki alanlarda acilen başlatılan kentsel dönüşümler ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye’de deprem güvenliğinin sağlanması gerekirken, Türk Milleti dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yapmış olduğu açıklama ile deprem vergilerinin, deprem için harcanmadığını öğrendi” ifadelerini kullandı.
